21 Ekim 2010 Perşembe

özet

1- yusuf öğle paydosunda yemeğini çıkarıp yemiş ardından da "elhamdülilllah" demiş. sınıf arkadaşının sekize giden ablası da o esnada sınıftaymış ve: " o ne ya, ne dedin" sen demiş. bizimki yeniden tekrar edince, peki ne anlama geliyor demiş abla. Bizim oğlan da elhamdülillah elhamdülillah demek oluyor işte demiş. bu bizim için bardaktaki son damla oldu. içimiz cızlaya mızlaya oğlumuzu haftasonu devam ettiği devlet korosundan aldık. şimdi bizim gibi insanların toplaştığı bir hafta sonu kursuna gidecek. hayırlısı olsun. (ortamın yoksa ortamını kendin oluştur)

2- dün yusuf kanepeden kanepeye atlıyordu. Alt kattaki komşu kapıya dayanacak ben de seni ona vereceğim dedim. Yusuf ise "bu çok önemli anne, yerinden atlamaca güneşten fırlamaca" zıplamasını icat etmek üzereyim dedi. saygı duydum ama oldukça kısa bir süre (Alt komşumdan korkuyorum)

3- Hafta sonu bir at çiftliğine gittik. zamanlamamız o kadar güzeldi ki anlatamam (!) o gün çiftlik kapalıymış. onca yolu gitmeden bir telefon etmek aklımıza gelmedi işte:) Neyseki etrafta tavuklar, kazlar, güvercinler, köpekler, kediler vardı. İki delikanlı bu hayvanların üstüne atılıp kovalamaya başladı. Latif habire çamurların içine düştü durdu. Ahırdaki hayvanları görünce uzun uzun "mööö" ledi. lakin işin en komik tarafı Latif elindeki ekmeği kemirmeye çalışırken oldu. etrafını bir sürü kaz sarmıştı. Bizimki de onlara seslenip kendince bir şeyler anlatıyordu. Aniden kzlardan biri zıplayıp ekmeği elinden kapmasın mı? Latif önce şaşırdı sonra da ağlamayaa başlayıp ekmeğini kapan kazın peşinden koşmaya başladı. harika bir görüntüydü. (gülmekten öldük yani)

4- Yakın zamanda "hatırla maziyi şekerim" içerikli bir sürü fotoğraf ve video koyacağım inşlh. haber vereyim istedim ( üşenmediğim o gün gelsin hele bir)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder