29 Ağustos 2012 Çarşamba

eşler arası diyalog eksikliği

bir akşam yemeği
Baba- bugün ilginç bir şey okudum internette
Anne- hımm nedir?
meryem -mama
Anne- bundan mı kızım,(meryem verileni tükürür)
Yusuf-anne çok komik bir video seyrettim sabah anlatayım mı?
Anne- Anlatma babanı dinliyorum şimdi, ne diyordun
Baba- Yavuz sultan selim var ya
Latif: Ben susadım
Anne: abin versin ellerim balıklı
Yusuf: ben vermesem
Anne: vermesem yyok vereceksin
meryem: mama
Anne: bu mu bunu yer misin kızım (meryem verileni tükürür)
Latif: su, su su
Anne: tamam al, neydi okuduğun canım
Yusuf: anne tam ben suyu vermek için kalkmıştım ya
Anne: geçiktin
Meryem: mama
Anne: ne istiyorsun kızım, ekmek mi al (meryem verileni tükürür)
Latif: Çişim geldi
Anne: ne?
Latif: çişim geldi çişim geldi çişim geldi
Anne: sana demiyorum babana dedim ne demiştin
Baba: Yavuz sultan selim bir gün
Meryem: bana mama mama mama mama
Baba: ben latifi tuvalete götüreyim
Yusuf: Anne latif suyu salona dökmüş
Anne: ne yapmış
Yusuf: her taraf su içinde, içmemiş ki...
Latif: döküldü ben içemedim su istiyorum
Meryem: mama mama mama mama
Baba: çok güzel bir şeydi sana mail atayım da oku
Anne: evet mail at

11 Ağustos 2012 Cumartesi

Latif televizyon seyrederken, oyuncaklarıyla oynarken, yemek yerken, camdan dışarıyı seyrederken yani her zaman, herhangi bir anda yanıma gelip bana şunu soruyor: - saat kaç? İlk önce ailece anlamayıp ona: ne, saat mi?, ne istedin gibi şeyler dedik. Fakat o ciddiyetle sorusunu yineledi, saat kaç? üç buçuk yaşında olan oğluma ben de saatin kaç olduğunu söylemeye başladım böylece. o ise cevap olarak, hımm yahut tamam dedi. bakalım ne kadar sürecek bu saat mevzuu

7 Ağustos 2012 Salı

5 Ağustos 2012 Pazar

yusuf üçüncü hikayesini yazıyor. Aslında konu ilk iki hikayeyle çok benziyor, lakin bu sonuncusunda ayrıntılar daha iyi verilmiş. belirgin bir espri anlayışı var. ciddiyim. mesela şöyle bir dialog var kitapta: A kişisi:- Bu aklıma hiç yatmadı, B kişisi:- Onu aklına öyle bir yatırırım ki yorganı sermeden uyuyakalır" Sonra hikayenin bir yerinde kahramanlar toplanıp bozulan arabaları için kuantum aramaya çıkıyorlar. Bilim adamlarında kuantumun çok olduğuna karar verip dümeni o tarafa kırıyorlar. Yusuf'a kuantumun bir madde olmadığını söylediğimde onu plütonyumla değiştirdi. gerçi ben bilim adamlarından plütonyum alınmasını daha çok sevmiştim