28 Eylül 2009 Pazartesi

ses neden boşlukta yankılanır?

Yusuf: Anne sesler neden boşlukta yankılanır biliyor musun? Ağzımızdan çıkan kelimeleri melekler kapıyor ya. Melekler alan boş olunca o kelimeleri taşırken daha uzun koşabiliyorlar. kelimelerin sesi de uzuyor böylece. aslında boşluk olduğundan melekler jete de binebilirler. evet jete biniyorlardır.

Yusuf'un öğle yemeği

Yusuf malum ilkokula başladı. okulu ise tam gün. sabah kahvaltısının ardından - gerçi midesi sabahları ne pişirirsem almıyor, ayılıp yiyebilmesi için onu erkenden kaldırmak da işe yaramıyor,- ona okulu için teferruatlı bir beslenme hazırlamam gerekiyor. uzun tenefüs kahvaltısı için bir meyve ve süt. Öğle paydosu içinse...? İşte burada sıkıntı başladı. Bir gün peynirli krepler yaptım. Başka bir gün minik tost ekmeklerine dört çeşit farklı tost. Başka bir gün kereviz salatası ve tost. Sonra sigara böreği... ama tıkandım. bu menüye baştan sarmak da istemiyorum. aklıma nescafe termoslarının içineçorba koymak geldi. acaba dökülür mü?

Acıklı anne

Ahmet Latif ne zaman beni görse ağlıyor. Karnını ben doyurduğum, onunla oynadığım, altını değiştirdiğim, uyuttuğum ve başka bir sürü şey için birlikte vakit geçirdiğimizden beni bir ihtiyaç giderici olarak görüyor sanırım:) Keyifli keyifli otururken odada beni görürüse ağlamaya başlıyor ve kucağıma gelmeye çalışıyor. Sanırım ona herhangi bir ihtiyacını hatırlatıyorum. Aramızda acıklı bir bağ var yani:). Olsun kucağıma gelince susuyor ya

1 Eylül 2009 Salı

film

yusuf- şimdi ben film çekiyorum senin ben bağırınca korkman lazım
anne- iyi de benim rolüm ne?
yusuf- aslında zehirci olman lazım ama yüzün uymuyor
anne- zehirci ne ki?
yusuf- insanların yiyeceklerine zehir koyan, onları ölüren
anne- peki benim yüzüm neye uyuyor
yusuf- ahçıya
(doğru söze bir şey denmiyor)

sepet sepet

Yusuf Latifle oynuyor. kendisi oyunda bir lunaparkta çalışan görevli. latifi göbeğine oturturup hop hop hop zıplatıyor. bir yandan da şöyle şeyler diyor: "Gel bakalım ufaklık, adın ne senin, bakalım bunu beğenecek misin? yuppii, yupppi, need for sepettttttttt, - evet sepet!- bebekler süresiz binebilir, sepettttt, sepettttttttt"

emzik

Afyonda Türbe camii isminde bir cami var. Orada sakalı şerif varmış. Bir de efendimizin türbesinden alınan toprak. İmam efendi özel günlerde açmasına rağmen bizi beş altı senedir tanıdığı için hatrımızı kırmadı. Latif toprağı koklarken heycanlanıp kollarını sağa sola savurarak emziğini yere atınca imam şöyle dedi: "bu kokudan sonra çocuk emziği terk etti." ama dünya hali bir müddet sonra insan tecrübelerini unutup alışkanlıklarına yeniden yapışıyor. emziğimize geri döndük.

Oruç

yusuf geçenlerde ikindiye kadar uzanan bir oruç tuttu. epey susadı. Helal olsun ama fire vermedi. hafta sonu Afyondaydık. Oradaki akrabalarımızı dolaşırken çok keyifli bir çocuk orucu tarifi öğrendik. Şöyle ki; sabah orucu alıp bir direğe bağlıyoruz. karnımız açıkınca onu çözüp yemek yiyoruz. sonra yeniden bağlıyoruz. hiç gitmiyor böylece. kaldığın yerden devam. orucun direğe bağlamak kısmı beni biraz tedirgin etti. onun yerine onu bir okuma salonuna almayı düşündük. Bakalım.