28 Haziran 2012 Perşembe

27 Haziran 2012 Çarşamba

yaz tatili geldiğinden beri bir "sokaya" macerasının içindeyiz. sabahın erken saatlerinde uyanan çocuklarım kahvaltının ardından bir "hafi sokaya sokaya..." melodisine başlıyorlar. özellikle de latif: "Anne sokaya mı gezmeye mi gidelim" diye soruyor. şıkların arasında evde oturalım yok. sokaya, kapımızın önü oluyor gezmek ise daha uzak mekanlar, parklar deniz kenarları falan... bu arada hayli geç olsa da latifin tuvalett eğitimi tamamlamış bulunuyoruz. bunu yazın halıları yıkadığımız zamana denk getirerek çok doğru bir karar aldık vesselam. halıdan o koku o renk nasıl temizlenirdi bilmem. meryem de hayli büyüdü. cicili bicili bir kızım var diyemiyorum, ağabeylerine çetesine katılmış durumda... o koşturmacanın içinde erkek gibi bir kız oldu. gerçi bulduğu tülbentleri başına tespihleri boynuna takmasıyla cinsiyetinin belirgin süslenme özellikleri taşıyor. yusuf ise yelken de ilerledi. o minnacık sandığı denizde taaaa nerelere götürüyor inanamazsınız. ağzımız açık seyrediyoruz. bize iskota sancak salma tromala kavança orsa apaz falan diye olaydan bahsediyor biz de anlayormuşuz gibi dikkatle dinliyor. halbuki bir halt anladığımız yok. yarın da yarışları var. gerçi sinopta yağmur yağıyor belki yarış iptal olur. neyse