4 Ocak 2010 Pazartesi

alın verin üçüncü dünya ülkerinin canına göz dikin

yılbaşı tatilinde nereye gitsek sorusu, bakinin pazartesi günü bir ihale nedeniyle ispartada olması gerekliliği yüzünden fazla tartışmaya yer bırakmadı. mecburen ıspartaya yakın yerlerde dolaşacaktık ( tabii pazartesi okulu astık) Önce konyaya gitttik (pek güzeldi) ardından ıspartaya ardında babaannemizle dedemizi görmek için afyona. dün gece on iki buçukta evdeydik.

uzun yolculuklarda atıp tutmak, çekiştirip uzatmak kolay olduğundan ben de konya ısparta arasında ( radar sebebiyle yedi saat süren o korkunç yol) bir sürü şeyi mıncıklaya mıncıklaya konuşuyordum. bir ara şu alın verin ekonomiye can verin reklamına dalıp, kapitalist ekonomiyi eleştirip, üçüncü dünya ülkelerine verdiği zararlara kondum. neyse ardından başka bahisler geldi. baki ispartadaki ihaleye katıldığında ise ben latif ve yusuf ıspartanın ana caddesindeki "gül" merkezli dükkanlarına daldık. gülden yappılan tonikler, şampuanlar, bakım kremleri, lokumlar gül kokulu seccdaler, sabunlar, kolanyalar, parfümler... ona da almak lazım, şuna da alalım, kendimize daha çok alalım derken dükkanların birinde yusuf şöyle dedi: "Anne arabada sen çok almayı eleştirmiyor muydun, ne kadar çok para harcoıyorsun" ayrıntılarını yazamıyacağım zira şu an evimdeki tek çiçek olan meneklşşe latif tarafından devrildi. ve etrafa saçılan topraklar zevkle yenmeye başladı